
“Pazartesi günü diyete başlayacağım.”
“Yarından itibaren her sabah koşu yapacağım.”
“Bundan sonra akşamları en az yarım saat kitap okuyacağım.”
“İngilizceyi iyice unutmadan fırsat buldukça çalışacağım.”
“Pazar günleri erken kalkıp, yürüyüş yapacağım.”
“Bugünden sonra sebze ağırlıklı besleneceğim.”
“ İş yerinde olan sorunlarımı eve taşımayacağım.”
“ Bu son sigaram bir daha içmeyeceğim.”
Kaç kez kendinize bu tarz sözler verdiniz? Bu sözleri kaç gün tutabildiniz? Kaç kez aldığınız kararları uygulamaya başladıktan günler sonra ufacık bir nedenle vazgeçtiniz ve kararlarınızı uygulayamadınız?
Rahatsız olduğumuz, hoşlanmadığımız, aslında bize zarar veren bütün davranışların, alışkanlıkların hemen değişmesini istiyoruz; bu davranış, alışkanlık ve yaklaşımlarımızın ne kadar uzun süredir tekrar edilerek, zihnimize ve bilinçaltımıza kazınmış olduğunu yadsıyarak…
Alışkanlıklarımızdan, davranışlarımızdan ve tutumlarımızdan ne kadar şikayetçi olursak olalım aynı zamanda bunlar bizim güvenlik ve rahatlık alanımızı oluşturur. Rahatlık alanı, insanın kendine çizdiği zihinsel sınırlardır ve bu sınırlar içerisinde olmak insanı güvende hissettirir. Her insan kendi rahatlık alanı çerçevesinde bir düzen oluşturmuştur. Alınan kararların uygulamamasının temelinde rahatlık bölgesinden çıkamama durumu yatar.
Örneğin; çok kilolu olan birini düşünün. Kilolarından son derece rahatsız olmasına rağmen, yemek düzenini değiştirmeyi bir türlü gerçekleştiremez. Düzenli spor yapmayı hayatına monte edemez. Çünkü durumundan ne kadar şikayetçi olursa olsun beslenme ve yaşam düzeni onun rahatlık alanını oluşturmaktadır. Yemek düzenini değiştirmesi için rahatlık alanını terk etmesi yani alışık olduğu yemeklerin dışında beslenmesi gerektirecektir. Oysa ki zihinsel yapımız hep alışık olduğu düzenin devam etmesini ister. Böylece kendini güvende hisseder. Hatta insan zihni, bu düzenin devam etmesi için kendince akılcı ve gerçekçi mazereteler bulur. Örneğin; sigara içen biri bunun sağlığı için zararlı olduğunu bildiği halde “ama ancak aklımı toparlıyorum, sigara içmediğimde hiç bir işe odaklanamıyorum” diyerek bunu akılcı bir temele oturtur.
İşte aslında tüm bunların temelinde değişim süreci vardır. Değişime ne kadar hazır olunduğu, değişimi ne kadar uygulayabileceğimizi belirler. Zihin hep aynı düzeni sürdürmek isterken, buna karşılık bilinçli olarak alışkanlıklarımızı, tutumlarımızı ve davranışlarımızı yapmamayı seçmek ve yerine yeni koyduğumuz tutum ve davranışları gerçekleştirmek gerekecektir.
Başarı için, rahatlık bölgesini terk etmek en önemli unsurdur. Başarılı olmuş insanların hayat hikayelerine baktığımızda hep aynı şeyi görürüz: Rahatlık bölgelerinden çıktıklarını.
Aldığımız kararları uygularken…
Kararları uygulamaya başlamadan önce, kendinize şu soruları sormalısınız;
- Ben neden bu değişikliği istiyorum?
- Bu değişiklik bana ne sağlayacak?
- Aldığım kararı uygulamak benim için neden önemli?
- Bu kararları uyguladığımda başka kimler pozitif yarar sağlayacak?
- Hayatıma ne gibi katkısı olacak?
Eğer vazgeçmek istediğiniz bir alışkanlık, tutum ya da davranış ise; yerine başka bir davranış, tutum ya da düşünce koymak gerekecektir. Sigara içerek zihnini toplayan kişi örneğine geri dönecek olursak; “Zihnimi toplamak için sigaranın yerine neyi koymalıyım?” sorusuna cevap vermesi gerekecektir. Bir şeyi yapmaktan vazgeçmek; onun yerine yeni bir şey koymak demektir. Bu nedenle bir şeyi yapmaktan vazgeçtiğinizde kendinize onun yerini doldurmalısınız.
Aldığınız kararları yaşamınızın bir parçası haline getirmenin en önemli aşaması; sürdürebilirliktir. Sürdürebilirlik, her defasında bilinçli bir şekilde alınan kararlar doğrultusunda davranmaktır. Rahatlık alanınızı oluşturan alışkanlığınızı yapmamak, buna karşılık aldığınız kararlar doğrultusunda davranmaktır. İlk başlarda zor olacaktır ama devam ettikçe bunun da rahatlık alanınızı oluşturduğunu göreceksiniz. 21 gün boyunca aldığınız kararları uyguladığınızda ve vazgeçmediğinizde, sonraki zamanlarda uygulamak daha kolay olacaktır.