
Günümüzde, yaratıcılığın oldukça önemli bir unsur olarak karşımıza çıktığı görülmektedir. Sürekli değişimin ve rekabetin egemen olduğu günümüz dünyasında bireylerin, karşılaştığı sorunlara yaratıcı çözüm yolları bulabilmeleri için yaratıcı düşünmeleri gerekmektedir.
“Başarıyı getiren faktörün neyi daha iyi yapabildiğimizden çok, neyi daha farklı yapabildiğimizden geçtiğini” savunan bilim insanlarına göre, içinde bulunduğumuz bu çağ yaratıcılık çağıdır.
“Neden yaratıcılık” sorusunu cevaplandırmadan önce, yaratıcılığın aslında tam olarak ne olduğunun bilinmesinde fayda var. Daha çok sanat alanında duymaya alışık olduğumuz bu kavram artık bir çok alanda sıklıkla kullanılmaya başlandı. (İş hayatında yaratıcılık, yaratıcı sorun çözme, yaratıcı düşünme vb…)
Yaratıcılık, ; başkalarıyla aynı şeye bakmak ama farklı bir şeyi görmek ve yeni bir ürün ortaya koymaktır.
Yaratıcılığa farklı tanımlar
Torrance yaratıcı düşünceyi, “Sorunlara, yetersizliklere, bilgideki boşluklara, eksik elemanlara, uyumsuzluklara, düzensizliklere v.b. duyarlı olma; güçlükleri belirleme, çözümler arama, yetersizliklere ilişkin tahminlerde bulunma veya hipotezler oluşturma, bu hipotezleri sınama, , revizyondan geçirerek yeniden sınama ve en sonunda sonuçları iletme süreci” olarak tanımlamaktadır.
Yaratıcılık, eleştirel bakmak ve daha önce ilişki kurulmamış nesneler ya da düşünceler arasında ilişkiler kurmaktır. (Ayan ve Dündar, 2009)
Çellek’in tanımına göre alışılmışlığın, bilinenin dışında farklı, yeni, özgün olmak, problemi görmek, farklı çözüm yollarından giderek yeni sonuçlar çıkarmaktır. (akt.; Ayan ve Dündar, 2009)
Iwo üniversitesi Psikiyatri bölümünde çalışmalarını sürdüren, Andreasen yaratıcılıkla ilgili bazı bileşenlerden söz eder. Bunlardan ilki özgünlüktür. Yaratıcılığın yeni ilişkiler, bakış açıları, betimleme yolları içermesine dayanır. Diğeri fayda ve işe yararlılıktır. Son olarak da bir çeşit ürün ortaya koyması gerektiğidir.
Yaratıcılık Kültürle Bağlantılıdır…
Yaratıcılık kültürden ayrı düşünülemez, kültürle bağlantılıdır, iç içedir. Kültürel koşulların varlığı yaratıcılığı güçlendirebileceği gibi, engelleyebilir de…
Yaratıcı kültürü geliştirmek için öncelikle yaratıcılığı engelleyen etmenlerin bilinmesi ve bu etmenlerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Ancak bunun sonrasında atılacak en önemli adım yaratıcılığın yaygınlaştırılmasında ve yaratıcılığı güçlendirecek sistematiğin oturtulmasındadır.
Yaratıcılığın gelişmesini engelleyen etmenler;
- İnsanların kendilerine getirdikleri sınırlamalar, kendileri için koydukları engeller. “yapamam, ben yaratıcı biri değilim, yetenekli değilim” gibi kendimize koyduğumuz betimlemeler,
- Hayal etmeyi boşa geçen zaman olarak gören kültürler, toplumlar.
- Kalıplaşmış, tabulaşmış öğrenilen engeller. Örneğin; eşyaların belirli kalıplar dışında kullanılamaması,
- Tek bir sonuç bulma gerekliliği,
- Kalıpların dışına çıkamamak,
- Muhafazakârlık,
- Sorgulamama,
- Hızlı değerlendirme,
- Korkular,
- Merak etmeme, araştırmama,
- Öğrenmeye karşı isteksizlik.
Peki, Neden Yaratıcılık?
Neden yaratıcılık sorusuna verilebilecek en genel cevap şudur: “Yaratıcı toplumlar, sorunlara ve geleceğe karşı daha güçlüdürler. Yaratıcı bireyler, toplumların ilerlemesine katkıda bulunurlar. “ Ama bana göre yaratıcılık bundan çok daha fazlası için gereklidir.
Bundan 40 yıl öncesinde herhangi bir üniversiteye girmek, kariyer gelişimi için yeterliydi. Hatta üniversite tek koşul değildi, bile denebilir. Zaman içinde üniversite okumanın önemi giderek artmaya başladı ve “iyi bir üniversite kriteri” eklendi. Bunun en önemli nedeni; üniversitelerin sayısında bir anda güçlü bir artışın olmasıdır. Yakın zamana kadar iyi bir üniversiteden, iyi bir derecede mezun olmak profesyonel bir pozisyon için yeterliyken; şimdilerde artık aranan kriterler gittikçe artmaktadır. Bugün için mezuniyetin yanına eklenen master ya da doktora derecesi ve kullanılan yabancı dilin sayısı ilerde yeterli olacak mıdır? Elbette, hayır… Çünkü her geçen gün üniversite mezunlarının sayısı artıyor. Bugün için önemli olan ve gelecekte daha da önemli olacak olan, neyi yaptığımızdan daha çok yaptığımızı nasıl farklı yaptığımızdır. Bunun içinde önemli olan nitelik yaratıcı düşünme becerisidir. Bu doğrultuda aslında sorulması ve üzerinde tartışılması gereken en önemli soru-n şudur; Eğitim sistemimiz ve kültürel yapımız yaratıcılığı ne kadar desteklemektedir?
Özetle yeni çağın en önemli gereksinimi yaratıcı düşünebilen insandır. Yaratıcılık bugünün ve geleceğin önemli ve vazgeçilmez ögesi haline gelmektedir. Bunun içinde öncelikle eğitim kurumlarının köklü bir değişime uğrayarak, bireylerin yaratıcılığını destekleyen ve geliştiren sistemleri oturtması gerekmektedir.